CONSTANTINOPLE: SETTINGS AND TRAITS, H.G. Dwight, New York & ondon, Harper & Brother, 1926. XXIV, 581 s.
Çoğu başka hiçbir yerde yayınlanmamış 150 fotoğrafla İstanbul. Harrison Griswold Dwight (1890-1959) İstanbul
doğumludur. Robert College’de ve Amherst College’de tahsil gördü. Versailles’de Savaş Konseyi’nde çevirmenlik,
Paris Barış Konferansı’nda sekreterlik yaptı. Devlet Bakanlığı’nda protokol görevlisi olarak çalıştı. Eserleri arasında
Constantinople, Old and New (1915), Stamboul Nights (1916), Persian Miniatures (1917), the Emperor of Elam and
Other Stories (1930) isimli kitaplar bulunmaktadır. Harper’s Monthly, the Atlantic Monthly ve National Geographic’de
çeşitli makaleleri yayınlanmıştır. Dwight uzun yıllar yaşadığı İstanbul’u kitabında oldukça hoş bir dille anlatır. Çarşılarıyla,
pazarlarıyla, hamamlarıyla, sokak satıcılarıyla, Pera, Haliç, Köprü, Mısır Çarşısı, Boğaziçi, Müslüman ve Rum âdetleri,
sokakları süsleyen asmalar, mor salkımlar ve akasyaları ile İstanbul çok canlı bir üslupla okuyucu ile buluşturulmuştur.
İstanbul’un kahve kültürü dünü ve bugünü ile ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Yüzyılın başındaki İstanbul’u bol göresel
malzeme ile tüm yönleri ile tanıtan bu kitap müzayedelerde her zaman rağbet gören önemli ve seçkin bir İstanbul kitabıdır.
Daha önce farklı bir başlıkla (Constantinople Old and New, New York, 1915) ismiyle basılan eser gözden geçirilerek
yeni bir başlıkla tekrar basılmıştır. Çoğu hiçbir yerde basılmamış 150 fotoğrafa yer veren eserin sonuna bir de İstanbul
bibliyografyası eklenmiştir. Amerikan anlayışına göre oldukça ilkel olarak tanımladığı İstanbul evlerini ve evlerin numarasız
oluşunu, sokaklara isim verilmeyişini buna rağmen bir adres sorununun yaşanmamasını şaşkın bir ifadeyle aktaran yazar
İstanbul’un özellikle günlük yaşamı üzerine yoğunlaşmıştır. Dwight İstanbul’da ramazanı “Güneşin gökyüzünde olduğu
sürece gerçek müminlerin dudakları arasından hiçbir yiyecek veya içecek maddesi geçmez. Bir sigaranın tatlı avuntusuna
bile müsade edilmez. Ancak batışını haber veren topun ateşlenmesinden bir beyaz saç telinin siyahından ayırt edilebildiği
aydınlığa kadar yiyip içilir” sözleriyle anlatıyor.